Düzce Üniversitesi Akademik Yıl açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Lütfen kampüslerin etrafına zihinsel duvarlar örmeyelim. Her fırsatta toplumun farklı kesimleriyle akademik dünyamızı buluşturalım. İki tarafa ben bunun ciddi fayda sağlayacağını ifade etmek istiyorum” dedi.
Yılmaz, Düzce Valisi Selçuk Aslan ve protokol üyeleri tarafından karşılandı. Valilik ziyaretinin ardından AK Parti İl Başkanlığı'nı ziyaret eden Yılmaz, partililerle bir araya geldi. Sonrasında Düzce Üniversitesi Akademik Yılı açılış törenine katılan Cevdet Yılmaz’a fahri doktora ünvanı verildi. Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nedim Sözbir, Yılmaz’a cübbesini giydirerek belgesini takdim etti. Salonu dolduran akademisyen ve öğrencilere seslenen Yılmaz, yerel yönetimler-üniversite ilişkisi, sivil toplum-üniversite ilişkisi, iş dünyası, sanayici, çiftçi ve üreticiyle üniversite iş birliğinin son derece kıymetli olduğunu belirterek, “Lütfen kampüslerin etrafına zihinsel duvarlar örmeyelim. Her fırsatta toplumun farklı kesimleriyle akademik dünyamızı buluşturalım. İki tarafa ben bunun ciddi fayda sağlayacağını ifade etmek istiyorum. İşte biz de üniversitelerin bu konusundan hareketle son 20-22 yılda Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çok önemli bir hamle gerçekleştirdik. Sadece bu sene, üniversitelerimize sağladığımız ödenek 488,5 milyar liraya ulaşmış durumda. Gelecek sene başlangıç ödeneğimiz 651 milyar lira. Merkezi yönetim bütçemizden üniversitelerimize neden bu kaynağı ayırıyoruz? Vatandaşımızın vergilerini neden buralara aktarıyoruz? Çünkü bu kaynakların toplumsal faydaya dönüşeceğine ve sonuçta yine vatandaşımızın refahını artıracağına inandığımız için bunu yapıyoruz. Üniversite sayımızı 76’dan 208’e yükselttik. Türkiye genelinde 129 devlet, 79 vakıf üniversitesiyle, bölge ayrımı yapmadan 81 ilin tamamında üniversiteler inşa ediyoruz” diye konuştu.
‘DOKTORA PROGRAMLARINI ARTIRARAK YENİ AKADEMİK GÜÇ OLUŞTURDUK’
Yılmaz, yeni nesil üniversitelerle iftihar ettiklerini ifade ederek şunları söyledi:
“Akademik kadromuzu genişlettik. Doktora programlarını artırarak yeni akademik güç oluşturduk. Ve bugün geldiğimiz noktada bu yeni nesil üniversitelerimizle iftihar ediyoruz. Onlardan bir tanesi de Düzce Üniversitesi. O gün öyle düşünenler bugün Düzce Üniversitesi’ne gelseler herhalde bütün fikirlerini değiştirip mahcup olurlardı diye düşünüyorum. Yurt sayımız Türkiye genelinde 875’e, toplam yatak kapasitemiz ise 1 milyona yükselmiş durumda. Dünyada bu kadar yurt kapasitesi olan başka bir ülke var mı? Türkiye, dünyanın en ileri ülkelerinden bir tanesi. Artan bu gelişmeden elbette Düzce Üniversitesi de payını almış durumda. Türkiye’nin hangi ilinde, hangi bölgesinde, hangi beldesinde bir çocuğumuz doğmuş olursa olsun, hangi sosyoekonomik geçmişten geliyor olursa olsun, bizim devlet olarak, hükümet olarak görevimiz bu çocuklarımıza fırsat eşitliği sunabilmektir. Ben kendi hayatımdan da bunu görüyorum. Eğitim olmasa, bu fırsatlar olmasa bugün burada karşınızda olmazdım. Dolayısıyla Cumhuriyet deyince de aklıma en fazla bu fırsat eşitliği kavramı geliyor. Cumhuriyet çok değerli bir şey; bütün çocuklarımıza fırsat eşitliği verdiği için çok değerli. O fırsatları değerlendirip değerlendirmemek bireylere kalmış bir şey. Kimisi değerlendirir, kimisi değerlendiremez; bu bireysel bir çabayı gerektirir. Ama bizim hükümet olarak, devlet olarak görevimiz bu fırsat eşitliğini herkese götürmektir.”
Ş DÜNYASININ TEMSİLCİLERİYLE BULUŞTU
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Düzce Mutfak Sanatları Merkezi’nde iş dünyasının temsilcileriyle bir araya geldi. ‘Düzce İş Dünyası Buluşmaları’ programında konuşan Cevdet Yılmaz, temel hedeflerinin enflasyonu aşağıya çekmek olduğunu belirterek, “Giderek tek haneli rakamlara doğru taşımak. Bunu yaparken büyümemizi, istihdamımızı devam ettirmek. Bir yandan da ülkemizin yaşadığı en büyük deprem afetinin yaralarını sarmak. Nihayetinde de bütün bunları niçin yapıyoruz? İnsan için yapıyoruz. İnsanımızın, toplumumuzun sosyal refahını kalıcı bir şekilde artırmak istiyoruz; geçici değil. Kalıcı bir şekilde üretici verimliliğimizi artırarak, rekabetçiliğimizi yükselterek kalıcı bir sosyal refah düzeyi oluşturmak istiyoruz. Dünyanın gerçekten zor bir dönemden geçtiğini söylemeliyiz. Belirsizlik endeksi diye bir şey var; şu anda hakikaten çok yüksek seviyelerde. Bir taraftan ticaret savaşları, bir taraftan jeopolitik gerginlikler. Böyle bir dünyadayız. Bir geçiş sürecindeyiz, eski dünya artık geride kalıyor. Kurallara dayalı, daha serbest bir dünya düzeni ciddi anlamda darbe yemiş durumda; yeni bir dünya şekilleniyor. Bu da belirsizlikleri artırıyor. Bir taraftan da böyle dönemler, doğru politika izleyenler için fırsat dönemleridir” dedi.
‘DÜNYA EKONOMİSİNE GÖRE HER YIL 1,9 PUAN DAHA YÜKSEK BİR BÜYÜME KAYDETMİŞİZ’
Türkiye’nin dünya ekonomisine göre her yıl 1,9 puan daha yüksek bir büyüme kaydettiğine dikkat çeken Yılmaz, şunları söyledi:
“Son 22 yılda dünya ekonomisi yıllık ortalama yüzde 3,5 büyümüş. Türkiye ekonomisi ise yüzde 5,4 büyüme kaydetmiş. Dünya ekonomisine göre her yıl 1,9 puan daha yüksek bir büyüme kaydetmişiz. Bu, 1 yıl için çok önemli değil diyebilirsiniz ama 22 yıl boyunca her yıl bunu gerçekleştirmek öyle kolay bir iş değil ve çok çok önemli. İşte ülkeler arasındaki gelişmişlik farkı da böyle kapanıyor. Siz ileri giderken, diğerleri yerinde durmuyor; herkes hareket ediyor. Onlardan daha hızlı gitmelisiniz ki bu fark kapansın. Nitekim bugün Türkiye ekonomisi, geçen yılki rakamlarla dünyanın dolar bazında 17’nci büyük ekonomisi. Satın alma gücüne göre ise 12’nci ekonomisiyiz. Bunu 2024 rakamlarına göre söylüyorum. Geçtiğimiz gün IMF Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nu yayımladı. Oradaki tahminlerin gerçekleşmesi halinde, bu yıla ve 2025 yılına ilişkin projeksiyonlara göre dünyanın dolar bazında 16’ncı büyük ekonomisi olacağız. Satın alma gücü paritesine göre de 11’inci büyük ekonomi konumuna yükseleceğiz. Avrupa’nın da 4’üncü büyük ekonomisi olacağız.”
Bu yıl toplam ekonomik büyüklüğün 1,5 trilyon doları aşmasını beklediklerini açıklayan Yılmaz, “Kişi başına gelirimizin 17 bin doları aşmasını bekliyoruz. İhracatımızın 273,8 milyar dolara ulaşmasını, turizm gelirlerimizin 64 milyar dolara yükselmesini bekliyoruz. Bu yıl için tahminlerimiz bu yönde. Ülkenin klasik sorunu, bütün iktisat tarihinin en büyük sorunu cari açık meselesi. Bizim en temel meselemiz olan cari açıkta ciddi bir iyileştirme sağladığımızı ifade edebilirim. Geçen yıl cari açığı 10 milyar dolara kadar düşürdük. Milli gelirin yüzde 0,8’ine geldi; biri bile değil. Bu sene 1,4 civarında bitireceğiz. Tahminlerimize göre 2028’lerde yüzde 1,3 civarında olacak. Çok yönetilebilir bir seviyede kalmaya devam edecek. Bu önemli çünkü cari açık büyüyünce başka şeylere yol açıyor. Döviz ihtiyacımız artıyor, dış borç ihtiyacınız artıyor; bu da finansal istikrarınızı bozmuş oluyor. Cari açık düştükçe dış borç ihtiyacınız düşüyor, riskleriniz azaldıkça da dış borçlanma maliyetleriniz düşmüş oluyor. Hem kamu için hem özel sektör için o açıdan çok kıymetli. İstihdamımız da iyi gidiyor. İstihdam konusunu 2005 yılında ilk kez ölçmeye başlamışız. O yıllarda istihdam 19,4 milyonken, bugün tüm Türkiye’nin istihdamı 32,6 milyon kişiye yükselmiş durumda. Uzun bir süredir tek haneli rakamlarda işsizliğimiz devam ediyor. Tabii ki önümüzdeki dönemde bunu korumak istiyoruz. Özellikle genç istihdamı ve kadın istihdamı gibi alanlarda yeni atılımlarla, uzaktan çalışmaya benzer birçok proje geliştirerek yeni çalışma modelleri üreteceğiz.”
Finansal açıdan da bankacılık sisteminin güçlü olduğunu ifade eden Cevdet Yılmaz, “Merkez Bankamız ciddi anlamda bir rezerv biriktirdi. Bu son dönemde tarihi rekor seviyelere ulaşıldı; 189,7 milyar dolara kadar yükseldi. Merkez Bankası rezervleri, şoklara karşı dayanıklılığı artırıyor. Ani birtakım hareketlere karşı daha emin bir hale getiriyor. Kur korumalı mevduatı artık sonlandırdık diyebiliriz; çok az bir şey kaldı. TL’ye olan güven artmış durumda. Mevduatlarımızda TL’nin payı yüzde 60’lara yaklaşırken döviz mevduatının payı gerilemiş durumda. Bunlar sağlıklı gelişmeler. En önemli meselemiz olan enflasyon konusunda da bir iyileşme süreci içindeyiz. Geçen yıldan bu yıla enflasyonda 40 puan civarında bir düşüş var. Bu yıl sonu inşallah Merkez Bankamızın hedef aralığı içinde bir enflasyon olmasını ümit ediyoruz” diye konuştu.